Karamanoğlu Beyliği Hangi İller? Sorunun Kendisi Sorunlu!
Bir iddiayla başlayacağım: “Karamanoğlu Beyliği hangi iller?” sorusu, modern gözümüzün ortaçağ haritalarına dayattığı en yanıltıcı çerçevelerden biri. Çünkü “il” dediğimiz şey 20. yüzyılın idari mantığına ait; Karamanoğulları’nın dünyasında sınırlar kaleler, yaylak-kışlak rotaları, ticaret yolları ve vasallık ilişkileriyle nefes alıp veriyordu. Yine de tartışmayı açmak için bu soruyu ciddiye alalım; ama onu aynı anda eleştirelim de. Zira tarih, bugünün sınır kalemleriyle değil, o günün güç ilişkileri ve coğrafi gerçekliğiyle okunur.
Çekirdek Alan: Kalıcı Nüfuz Nerede Yoğunlaştı?
Beyliğin kalıcı ağırlık merkezi hep Taşeli–Larende hattı oldu. Bugünkü isimlerle konuşursak:
Karaman: Larende (bugün Karaman) ve Ermenek hattı, beylik kimliğinin omurgasıydı.
Konya: Konya şehri dönem dönem el değiştirip Osmanlı ile rekabetin sahnesi olsa da, kentin güney ve merkez kuşaklarında Karamanoğulları etkisi uzun süre hissedildi.
Mersin (İçel) içleri: Mut–Gülnar–Silifke’nin hinterlandı ve Taşeli Platosu, askeri seferler ve göçer-yarı göçer ekonominin stratejik sahnesiydi.
Bu üçlü, “bugünkü illerle konuşmak” zorundaysak, beylik gerçekliğine en yakın karşılığı verir. Harita iğnenizi nereye batırsanız batırın, bu çekirdek eksenin dışında kalan yerler “kısa süreli denetim” ya da “nüfuz” kategorisine kayar.
Dönemsel Denetim: Haritanın Nabzı Nasıl Değişti?
Karamanoğulları, Selçuklu mirası üzerinde Osmanlı, Memlük ve diğer Anadolu beylikleriyle dalgalı güç ilişkileri yaşadı. Bu dalgalar, kısa dönemli genişlemeler ve geri çekilmeler yarattı:
Niğde ve Aksaray’ın güneyi: Ulaşım hatları ve yaylak-kışlak ekonomisi üzerinden zaman zaman denetim ve vergi imtiyazı.
Antalya’nın doğu ve kuzeydoğusu (dağlık hatlar): Kaleler ve geçit noktaları üzerinden nüfuz; kıyı şeridinde ise Memlük ve yerel güçlerle pazarlık.
Konya şehir merkezinin dönemsel elde tutulması: Simgesel ve siyasi bir “bayrak gösterme” etkisi, ancak sürekli idare anlamında istikrarsız.
Bu resim, bize tek bir “iller listesi” yerine, zaman ekseninde titreşen bir nüfuz haritası verir.
“Haritayı Kim Çiziyor?”: Kaynak Eleştirisi Olmadan Olmaz
Burada cesur olalım: Vakanüvisler ve yerel kronikler tarafgir olabilir; “zafer” diye kayda geçen şey kimi zaman bir haraç anlaşması ya da geçici garnizondur. Ayrıca Osmanlı idaresindeki Karaman Eyaleti, beylikten daha geniştir; bu da geriye doğru bakarken alanı olduğundan büyük sanmamıza yol açar. Kısacası, kaynakları çapraz okumadan “şu iller kesin Karamanoğlu toprağıydı” demek bilimsellikten uzak bir rahatlıktır.
Coğrafya Konuşur: Neden Taşeli Ekseni?
Siyasetin arkasındaki asıl motor genellikle coğrafyadır. Taşeli Platosu’nun sarp topoğrafyası, dar boğazları ve su kaynaklarına bağlı düğüm noktaları, Karamanoğulları’na hem savunma avantajı sağladı hem de akın/sefer kabiliyetini besledi. Yaylak-kışlak ekonomisi sayesinde hareketli askerî güç, geçitleri kontrol ederek vergi ve ticaret akışını yönetti. Bu, kalıcı “il sınırı” değil, akışın kontrolü demektir.
“İllerle” Düşünmenin Zayıf Yönleri
Anakronizm: Ortaçağ otoritesi noktasal ve ağsaldır; şerit gibi çizilmiş sınırlar nadirdir.
İdari yanılsama: Bugünkü “il” fikri, imparatorluk sonrası merkezî devlet mühendisliğinin ürünüdür.
Kaynak çeşitliliği: Osmanlı tahrirleri, Memlük yazışmaları, yerel kronikler ve arkeolojik veriler birlikte okunmazsa, harita ya romantik ya da indirgemeci olur.
Peki Ya “Karamanoğlu Beyliği Hangi İller?” Sorusu Nasıl Sorulmalı?
Daha dürüst bir formülasyon şöyle olurdu:
“Karamanoğulları’nın kalıcı nüfuz odağı neresiydi; dönemsel genişlemeler hangi koridorlarda yaşandı?”
Bu soru, bizi Karaman–Konya güneyi–Mersin içleri eksenindeki sürekliliğe ve Niğde–Aksaray–Antalya dağ hattındaki titreşen etkilenim alanına götürür.
Provokatif Kapanış: Listemi İstiyorsan İşte—Ama Tartış!
Evet, biliyorum; internet “liste” sever. O halde tartışmayı ateşlemek için kabaca bir sınıflama bırakıyorum:
Çekirdek/Kalıcı eksen: Karaman (tamamı), Konya’nın güney ve merkez kuşağı, Mersin’in (İçel) Taşeli içleri.
Dönemsel denetim/etki: Niğde ve Aksaray’ın güneyi; Antalya’nın doğu ve kuzeydoğu dağlık hattı (geçit ve kale zincirleri üzerinden).
Ama şunu unutmayalım: Bu bir “il haritası” değil, güç, geçit ve iktisat haritasıdır.
Şimdi sıra sizde:
Bir beylik haritasını bugünün il sınırlarına zorla oturtmak tarih bilincini sığlaştırır mı? Karamanoğulları’nın “çekirdek” yerine “ağ” mantığıyla okunması sizce neyi değiştirir? Konu sizi rahatsız etti mi, yoksa ferahlattı mı? Yorumlara gelin; haritayı birlikte tartışalım, çizgileri değil damarları konuşalım.